Sur içinde bir çıkmaz sokak İç Kalpakçı çıkmazı. Omuz omuza vermiş sırtını tarihi surlara yaslamış tren yoluyla surlar arasında sıkışıp kalmış evler.
Şu nazar boncuğu en kapsamlı sigorta poliçesinden bile daha etkili, kim ne derse desin. Milyon dolarlık bir tesisi koruduğu gibi bu çıkmaz sokaktaki evi de aynı titizlikle koruyor.
Şehirde sıkışıp kalan ve doğayla kopmamak isteyenlerin imdadına tenekeden yapılmış yağ kutuları yetişti. Bahçe sahibi olanlar bile olmuştur. Artık nostaljik desek çok yanlış bir söz olmaz.
Evlerin dışlar boyalı olsa da hepsi de farklı tek bir renge boyanmış. Tek ses, tek renk, bu bizim hayatımızın her anına işlemiş durumda.
Çamaşırlara bakılırsa evde çocuk nüfusu yoğun bir şekilde yer alıyor. En az 3 fazlası da fena olmaz. Kalpli çamaşıra bakılırsa olacak gibi.
Okeye dördüncü aranıyor mu bilmiyorum ama akşamları bu masada çayından yemeğine kadar bir çok şeye yaradığı kesin. Okey için küçük duruyor bu masa en fazla pişti oynanır.
Hani şu cep telefonu reklamında her bir boku söylüyor ama bir baba demiyor olan vardı ya, normal de o konuşma baba dedi mi muhabbeti yerine akşama eve ekmek getirebilecek misin olurdu?
Yere oturarak çektim. Kapının yüksekliği 1 mt gibi bir şey, evin girişi böyle evi de siz hayal edin ne kadar büyük olacağını.
Trenin yıllardır yanından geçerken sarstığı ama yıkamadığı evler bu gün rantiye dönüşümüne kurban gidecek belki. Burası sit alanı ilan edildi dense de kağıdı üzerine yazılı her şey duruma göre değişir. Bir gün bu ucube yapılardan kurtulalım diyen biri çıkar elbette.
Sigaranın dumanında efkarlı bir yolculuk görünüyor, buraları bırakıp gitmek zor olsa da, vakti gelen gidiyor buralardan. Bir sonraki yolculuk nereye o şimdilik tam bir bilinmeyen.
Sinan Tarakci
6 Ekim 2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder